Hastalıklar, çevre problemleri, GDO’lu ürünler derken giderek artan bir doğal yaşama dönüş hareketi görüyoruz. Bunun cinsel korunma yollarına ve aile planlamasına yansımasına da Doğurganlık bilinci metodu diyoruz. -DBM (Fertility awareness methods-FAM).
Kadınların uzun uğraşlar sonunda elde ettikleri cinsel korunma hakları bir zaman sonra dönüp yine kadınları yaralar oldu. Bu konuda yazacak çok şey var bu yüzden şimdilik başka yazıya bırakıyorum. Merak edenler için bir başlangıç olarak Janelle Monáe’nin Netflix’te yayınlanan “Sex, Explained” mini dizini öneririm.
Günümüzde kullanılan cinsel korunma yollarının neredeyse tamamı kadınlar üzerinden işliyor. Kadın sağlığını etkileyen bu yöntemlere bir alternatif olarak karşımıza DBM çıkıyor. DBM çiftlerin gebe kalmalarını sağlamak ya da gebelikten kaçınmak için kullandıkları doğal doğum kontrol yöntemlerinin tamamına verilen addır. Birkaç türü vardır ve bunlar bir arada kullanılınca başarı oranı artar.
Eğer bu metodu kullanmaya niyetliyseniz kendinizi iyi eğitmeniz ve motivasyonunuzu yüksek tutmanız gerektiğini söylemeliyim. DBM, temel anatomi ve fizyoloji bilgisinin ötesinde bir anlayışı gerektirir. Kendi vücudunuzla ilişkinizi güçlendirmeniz için muhteşem bir yol.
DBM, temel üreme sistemini anlama ve kendinize uygulayabilmeyi gerektirir. Ayrıca tek başınıza yaptığınız bir şey değil, partneriniz ve üreme danışmanınız tarafından desteklendiğiniz bir metottur.
Doğurganlık bilinci metodu nasıl işler?
Her kadının mens/adet süreci birbirinden farklı özellikleri taşısa da temelde sürekli kendini tekrarlayan bir örüntüsü vardır. Kendi örüntünüzü keşfettiğinizde hangi günler doğurgan olduğunuzu anlayabilir ve buna göre cinsel ilişkinizi yönetebilirsiniz. Bu yüzden menstrual döngüyü çok iyi anlamanız gerekmektedir.
Her mens döngüsünün başında beynimizde bulunan hipotalamusumuzdan GnRH (Gonadotropin salgılatıcı hormon) salınır. Bu da hipofiz bezinden Folikül Uyarıcı Hormon (FSH) salınmasını sağlar. Her yumurtanın kendi folikülü vardır ve bu hormon her salgılandığında 15-20 folikül olgunlaşmaya başlar ve sonunda en güçlü-dominant olan yumurta bu folikül içinden çıkarak yumurtalıktan atılır. Yumurtanın atılması için gerekli olan ikinci hormon ise östrojendir. FSH ile birlikte östrojen de yükselmeye başlar. Bu süreç menstrual dönemin ilk aşamasıdır ve kadından kadına en çok değişen dönemdir. Ortalama 2 hafta sürer.
Östrojen seviyesi eşik noktasına gelince Luteinizan Hormonun aninden yükselmesine sebep olur. Bu yükselişle beraber yumurta yumurtalık duvarından geçer. Fimbrialarca tutulur ve fallop tüplerine çekilir. Döllenme bu tüplerde (ampullada) gerçekleşir. 7-10 gün içinde rahme/uterusa gelir ve yerleşir. Bu süreç boyunca yumurtanın atıldığı folikül, korpus luteum denen yapıya döner ve progesteron salgılamaya başlar. Progesteron vücudu gebeliğe hazırlar, plasenta oluşana dek embriyoyu hayatta tutar. Döllenme olmasa da progesteron döllenme olacakmış gibi çalışmaya devam eder. Bu dönem “Luteal faz” olarak bilinir. Kadından kadına büyük değişiklikler yaşanmaz bu dönemde. Ortalama 14 gün sürer ve 10 günden kısa süren luteal fazlar sorunlu kabul edilir. Bu dönemin sonunda progesteron etkisini kaybeder, FSH ve östrojen yükselmeye başlar ve kanama gerçekleşir.
Peki bu bize ne anlatıyor? Eğer hormonların vücudumuzdaki etkisini bilirseniz hangi aşamada olduğumuzu anlamamız mümkün!
Mensin yani adet kanamanızın hemen ardından rahim/uterus kendini yavaş yavaş yeni yumurtaya hazırlar ve duvarlarını giderek kalınlaştırır. Serviks ise kanamanın hemen ardından rahmi dış dünyaya kapatır. Sert (burnunuzun ucu gibi) ve aşağıda doğru bir pozisyon alır. Bu haliyle servikal kanaldan spermin geçmesi oldukça zordur. Rahim döllenmeye hazırlanana dek de bu şekilde kalır. Ovulasyon/yumurtlama günü yaklaştıkça serviks/rahim ağzı yumuşar (dudaklarınız gibi), açılır ve daha geçirgen olmak için kaygan bir sıvı salgılar. İşte bu sıvı bizim servikal sıvımızdır. İç çamaşırımızda ara ara fark ettiğimiz, kimi zaman sulu kimi zaman yumurta akı gibi olan sıvıdır.
Belirtmek gerekir ki servikal akıntı varsa doğurganlık az da olsa vardır. Fakat yapış yapış bir his verdiği dönemde doğurganlık azken sulu ve kayganken fazladır. Servikal akıntının en çok ve sulu olduğu, kaygan olduğu gün ovulasyonun yaşandığı gündür. Ovulasyondan sonraki günlerde giderek bu akıntı azalır ve serviks sertleşmeye başlar.
Benzer bir şekilde vücut sıcaklığınızda bu döngüyle değişir. Progesteron salınmaya başladıktan bir gün kadar sonra (yani ovulasyondan sonra) vücut ısınız 0,5-0,6 oC kadar artış gösterir (Normal vücut sıcaklığı 36-36,5 oC). Vücut sıcaklığınızdaki bu artış kanama gerçekleşene dek devam eder. Eğer gebelik gerçekleşirse gebeliğin ilk birkaç ayında vücut sıcaklığı bu yüksek seviyede kalır. DBM kullanma amacınız gebe kalmaksa, ilk yükselişten yani ovulasyondan sonraki 18 gün boyunca vücut ısınızın yüksek olması size gebelik için ip ucu verir. Bu dönem öncesinde yapacağınız testlerin yanlış çıkma ihtimali çok yüksektir.
Doğurganlık bilinci metodunun altında yatan mantık nedir?
DBM doğurganlık belirtilerinin takibine dayanır. Erkekler ergenlik dönemleriyle beraber sürekli doğurgandırlar. Kadınlar ise yumurtladıkları sürece doğurgandır. DBM ile doğurgan olduğunuz günleri belirler, o günler ya cinsel ilişkiden kaçınır ya da bariyer yöntemlerini (prezervatif, diyafram vb) kullanırsınız.
Peki doğurganlık nasıl işliyor? Weinberg ve Wilcox’un 1994’de yaptığı çalışmalar sayesinde yumurtalama yani ovulasyon sürecinde hormonal düzenin nasıl olduğunu öğrendik. Yaptıkları çalışmayla ovulasyon ve cinsel ilişkinin gerçekleştiği an arasındaki ilişkiyi bilimsel bir şekilde kanıtlamış oldular. Buna göre gebelik, sadece tahmin edilen ovulasyon tarihinin gerçekleştiği 6 günlük aralıkta gerçekleşiyor. Tüm bir menstrual döngüde hormonların seviyesindeki değişimlerle servikal akıntıda, vücut sıcaklığında ve servikste/rahim ağzında farklılıklar yaşanıyor. Bu bilgi bize DBM’nin ilk ayağını sağlıyor.
İkinci ayağı ise ovum/yumurta ve spermin ömrünü bilmekte. Gelişen teknoloji sayesinde ovumun (kadın üreme hücresi-yumurta) ve spermin (erkek üreme hücresi) yaşadıkları süreçleri, ne kadar süre canlı kaldıklarını biliyoruz. (Hatta öyle ki geçtiğimiz günlerde ovumun overden (yumurtalık) atıldığı anın fotoğrafı çekildi. Bu anı yakalayabilmenin oldukça zorlu olduğunu belirtmek isterim.). Çünkü kadın yumurtası ovumun yaşam süresi sadece 24 saat. Size düşen ise bu 24 saatin kendi döngünüzde hangi gün gerçekleştiğini bulmak. İşte kadınların zorlandığı nokta da tam olarak bu. Çünkü ovulasyon/yumurtlama belirtilerini iyi bilmeniz ve kendinizi iyi muayene edebilmeniz gerekiyor. Bunu anlayabilmek için de 6 yöntemi iyi bilmeniz ve kullanabiliyor olmanız gerekiyor.
Nedir bu yöntemler?
Öncelikle şunu bilmeniz gerekir ki bu yöntemi kullanmadan önce bir sağlık çalışanı ya da uzmanla çalışmanız gerekir. Burada anlatacaklarım DBM’nu uygulamaya yetmeyecektir. DBM’na geçiş oldukça emek isteyen bir süreçtir ve geçiş süresinde kondom, diyafram gibi bariyer yöntemlerini kullanmanız önerilir. Ek olarak DBM sizi bulaşıcı hastalıklardan korumaz.
Menstrual döngüde (adet döngüsü-iki adet arasında geçen süre) rol alan hormonlar vücut sıcaklığınızı, servikal akıntınızı ve serviksin (rahim ağzı) konumunu etkiler. DBM, oluşan bu değişimlerin takibine dayanır.
Servikal mukus yöntemi (Billings yöntemi); bu metotla sadece servikal akıntı takibi yapılır. Doğurgan dönemlerinde kadınların servikal akıntılarında artış olur.
Bazal vücut ısısı yöntemi; vücut sıcaklığının her sabah kalkar kalmaz ölçüldüğü ve değişimlerin not edildiği yöntemdir. Bu tek başına etkili değildir çünkü vücut sıcaklığı artmaya başladığında yumurtala gerçekleşmiş ve doğurganlık başlamıştır.
Semptotermal yöntem;
bu yöntemde servikal akıntı ve bazal vücut sıcaklığı beraber takip edilir.
Servikal palpasyon yöntemi;
bu yöntem serviksin/rahim ağzının bir mens boyunca geçirdiği değişimlerin kaydını tutmaya dayanır. Kadın doğurganken serviks/rahim ağzı yumuşak ve yukarıdadır. Doğurgan olmadığı dönemde sert ve aşağıdadır.
Takvim yöntemi (ritim yöntemi);
belki de en yaygın olan ama en az başarı getiren yöntemdir. Menstrual- adet döngüsünün kaydı tutulur. Mens ortalama kaç gün sürüyorsa bundan 14 gün çıkararak ovulasyon günü belirlenir. Mensiniz düzenli değilse kullanmanız uygun değildir. Ayrıca düzenli mens döngülerinde bile değişim görülmesi normaldir. Bu yüzden tek başına bu yöntem önerilmez.
Symptohormonal yöntem:
servikal akıntıyla beraber idrardaki hormon seviyesinin de gözlemlendiği yöntemdir. Evde gebelik testine benzeyen test çubuklarıyla kendi hormon seviyenizi ölçebilirsiniz.
Bu yöntemlerin hiçbiri sizi %100 gebelikten korumaz. Aynı şekilde medikal uygulamaların da sizi %100 korumadığını belirtmek isterim. Bu yöntemlerin koruma oranı hakkında oldukça farklı bilgi var. Net olan ise başarı oranının size bağlı olmasıdır. Bu yöntemlerden birkaçını bir arada kullanarak ve doğru bilgilenerek bu oranı artırmanız mümkün. DBM kullanmaya başlamadan önce en az 6 ay (ideali 12 ay) kendi takviminizi takip etmeniz önerilir.
Doğurganlık takvimi nasıl tutulur?
Öncelikle hangi yöntemi ya da yöntemleri uygulamak istediğinize karar vermeniz gerekir. Tek bir yöntemdense birkaç yöntemin bir arada kullanılması her zaman daha iyi sonuç verir. Ayrıca eğer hap gibi bir kontraseptif/doğum kontrol yöntemi kullanıyorsanız bunun servikal akıntıyı etkileyeceğini göz önüne almanız gerekir.
İkinci adım kendinize bir takvim oluşturmak ya da Kindara, Clue, Dot and Groove gibi uygulamalardan yararlanmak. Doğrusu her iki yöntem de aynı derecede işe yarıyor. Uygulama kullanma konusunda çekinceleriniz varsa https://www.tcoyf.com/downloadable-charts/ adresinden ücretsiz olarak bir takvim indirebilirsiniz. İngilizce bilmiyorum diyenler için tabloların Türkçe versiyonunu aşağıya ekliyorum.
Takvimi doldururken adetinizin bittiği günden başlamanız size kolaylık sağlar. Çünkü kanamanız bittikten hemen sonraki iki üç gün kuru günler olarak bilinir yani akıntınızın en az olduğu günler. Tabi mens döngünüz 25 günden kısaysa kanamanın hemen sonrası ıslak günler yaşıyor olabilirsiniz. Sizin kuru günlerinizle arkadaşınızın kuru günü aynı olmadığını bilin. Her kadının akıntısı ya da kuru günleri aynı değildir. Önemli olan kendi akıntınızı anlayabilmenizdir. Akıntınızı kontrol ederken cinsel olarak uyarılmadığınızdan emin olun. Tuvaletten önce ve sonra bir tuvalet kağıdıyla önden arkaya vulvanızı (kadın cinsel organı) silin ve akıntının özelliklerini inceleyin. Akıntının şekli, kıvamı, rengi ya da kokusu nasıl? Bunların not edin. Başta bir anlam taşımasa da zamanla kendinizi anlamaya başlayacaksınız.
Kanama bittikten hemen sonra kendinizi muayene ederseniz serviks/rahim ağzını sert ve aşağıda hissedersiniz.
Vajinal bir enfeksiyon geçiriyorsanız servikal muayene yapmamanız gerekir. Aynı şekilde bağırsaklarınızı boşalttıktan sonra servikal muayene yapmayın. Servikal muayene için en uygunu duş aldıktan sonra, çömelir pozisyonda yapmanızdır. Başka bir pozisyonla almak rahatsa bu da olur ama her zaman aynı pozisyonda almanız gerektiğini aklınızda bulundurun. Muayeneden önce tırnaklarınızın kısa olduğundan emin olun. Ellerinizi muayene öncesinde ve sonrasında yıkayın. Bir de eğer serviksin/rahim ağzının konumunu bulmak başlangıçta size zor geliyorsa sadece akıntınızı takip ederek başlayın.
Akıntınızı ve serviksinizin durumunu belirledikten sonra bunu takvimde işaretleyin. Kuru kuru, ıslak, kremsi ya da yumurta akı şeklinde not alın. Serviksiniz yukarıdaysa “y” aşağıdaysa “a” yazabilir yine sertse “s” yumuşaksa “y” yazabilirsiniz.
Her sabah hiçbir iş yapmadan vücut sıcaklığınızı ölçün ve takviminize not edin. Bu da oldukça basit. Her gün aynı saatte (en fazla 1 saat esnetin), aynı aletle ve aynı yerden (ağızdansa ağızdan almaya devam edin, vajinadansa vajinadan) vücut sıcaklığınızı ölçün ve takviminize yazın. Alından ya da kulaktan ölçüm yapan termometreler DBM için uygun değildir. Bunun yerine dijital ya da cam termometreleri tercih edin.
Kendinize özgü değişimler olup olmadığını gözlemleyin. Mesela kokulara karşı duyarlılık, davranışlarınızda değişiklik vb şeyler oluyor mu? Not alın.
DBM uygulamaya başlamadan önce en az 6 ay kendinizi takip etmeniz gerektiğini tekrar hatırlatıyorum. Konuyla ilgili oldukça kapsamlı bir kitap olan ve 2020 senesinde Türkçeye çevrilen Toni Weschler’in “Doğurganlığın Sorumluluğunu Üstlenmek” adlı kitabını okumanızı da tavsiye ederim.
Kaynaklar;
Pyper C. M. M. (1997) Fertility awareness and natural family planning, The European Journal of Contraception & Reproductive Health Care, 2:2, 131-146, DOI: 10.3109/13625189709167468
Chelsea B. Polis, Rachel K. Jones, Multiple contraceptive method use and prevalence of fertility awareness based method use in the United States, 2013–2015, Contraception, Volume 98, Issue 3, 2018, Pages 188-192, ISSN 0010-7824, https://doi.org/10.1016/j.contraception.2018.04.013
Simmons RG, Jennings V. Fertility awareness-based methods of family planning. Best Pract Res Clin Obstet Gynaecol. 2020 Jul;66:68-82. doi: 10.1016/j.bpobgyn.2019.12.003. Epub 2019 Dec 20. PMID: 32169418.
Weschler T (2020), Doğurganlığın Sorumluluğunu Üstlenmek, Butik Yayınevi, İstanbul
https://fertilitycharting.com.au/types-of-fabms/